Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA), uzayın derinliklerinden Dünya’ya dönüş yaptı.
Güçlü uydularıyla kaplanlar ve filler gibi nesli tehlikede olan türleri koruma çabalarına katkı sağlıyor.
Günümüzde habitat kaybı, gezegenimizdeki türler için büyük bir tehdit oluşturuyor. İnsan nüfusunun hızla artmasıyla birlikte, doğal alanlar değişiyor ve kaynakları tükeniyor. Bu durum, kaplanlar ve filler gibi büyük türlerin yok olma riskini arttırıyor.
Bir zamanlar Asya’nın çeşitli bölgelerinde yaygın olan kaplanlar, son 150 yılda yaşam alanlarının yüzde 93’ünü kaybetmiş durumda. Bilim insanları, günümüzde bu canlıların sadece 4 bin kadarının hayatta olduğunu tahmin ediyor.
UYGUN HABİTATLARI BULUYOR
Ancak NASA’nın uydu verileri, umut verici bir gelişmeye işaret ediyor.
Bu veriler, kaplanların henüz ulaşmadığı ancak uygun habitatlara sahip alanları belirleyerek yeni yaşam alanları sağlıyor.
Koruma ekoloğu Eric Sanderson “Kaplan uzmanlarının tahminlerinden daha fazla uygun yaşam alanı olduğunu keşfettik,” diyen Sanderson, “Bu bilgiye, NASA’nın verilerini saha çalışmalarıyla birleştirerek ulaşabildik.” diye ekliyor.
NASA’nın kullandığı veriler arasında, bitki örtüsünün sağlığını neredeyse gerçek zamanlı olarak izleyebilen kızılötesi ve spektro radyometre görüntüleme bulunuyor.
Bu verilerle coğrafi haritalama ve geçmiş saha çalışmaları eklenerek, kaplanların göç edebileceği veya potansiyel yaşam alanları belirlenebiliyor.
ASYA FİLLERİ TEHLİKE ALTINDA
Aynı teknikler, Asya fillerinin habitatlarını haritalandırmak için de kullanılıyor. Filller, ormanların ekosistemlerinde önemli bir rol oynamalarına rağmen, insanlarla yaşadıkları çatışmalar nedeniyle tehlike altında.
NASA’nın çalışmaları, nesli tehlikede olan türlerin korunması için önemli bir adım olarak görülüyor. Uydu verileri, habitat ve hareket verilerini anında toplayarak, doğal yaşam biyologlarına tehditlere daha hızlı ve etkili bir şekilde yanıt verme olanağı tanıyor.
NASA’nın uyduları, Dünya’nın yüzeyini geniş bir kapsamda izleyerek, saha çalışmalarının zorluğunu ve maliyetini azaltıyor. Bu da, nesli tehlikede olan türlerin korunması için daha etkili stratejiler geliştirilmesine olanak tanıyor.
Tüm bu çalışmalar, önemli bir adım olarak kabul ediliyor ve gelecekte daha fazla türün korunması için umut vaat ediyor.