12 Mart 2025

Madımak Katliamı tahliyelerine ailelerden itiraz! 32 yıldır sönmeyen ateş

Pir Sulan Abdal Kültür Erkinlikleri'ne katılmak için 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'a gelen ve Madımak Otel'de toplanan 33 aydın, sanatçı ve yazar gericiler tarafından yakılarak katledilmişti. Katliamdan sonra müebbet hapse çaptırılan 17 hükümlü dün ...

“`html

Pir Sulan Abdal Kültür Etkinlikleri’nde Anma

Pir Sulan Abdal Kültür Etkinlikleri kapsamındaki etkinliklere katılmak amacıyla 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas‘a gelen 33 aydın, yazar ve sanatçı, Madımak Oteli‘nde gerici gruplar tarafından yakılarak hayatını kaybetmişti. Katliamın ardından müebbet hapis cezasına çarptırılan 17 mahkûm, dün tahliye edildi.

“Terör Suçlusu Sayılmıyor” Açıklaması

Yangını başlattığı belirtilen Yunis Karataş, “koşullu salıverme” talebinde bulunmuştu. Sivas İnfaz Hakimliği, Karataş’ın terör suçlusu olması nedeniyle bu talebin reddedilmesine karar verdi. Ancak Karataş, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapmıştı. Mahkeme, koşullu salıverme hükümlerinin uygulanamayacağına dair karar verirken, Karataş’ın “terör suçlusu” olarak değerlendirilmemesine dikkat çekti.

32 yılın ardından ağırlaştırılmış müebbet cezası alan 23 kişiden 17’si serbest kalırken, tutuklu sayısı 6’ya düştü.

Ailelerden Tepki

Katledilen aydınların aileleri, bu kararı kınadı. Madımak Katliamı’nda yaşamını yitiren şair Behçet Aysan‘ın kızı Eren Aysan, şair Metin Altıok‘un kızı Zeynep Altıok ve halk şairi Nesimi Çimen‘in oğlu Mazlum Çimen, ortak bir itiraz metni kaleme aldı.

“Bizler Diri Diri Yakılanların Evlatlarıyız”

Aysan, Altıok ve Çimen metinde şu ifadeleri kullandılar:

“Ateşin insan etini nasıl yaktığını bilmesek de, bu yangının ailelerimizi yok ettiğini yaşayarak öğrendik. Bizler, Madımak yangınında, ‘Yaşasın şeriat!’ sloganları atan, yangını kışkırtan bir kalabalığın karşısında otellerinde yardıma ihtiyaç duyan ve daha sonra diri diri yakılan, şair Metin Altıok, Behçet Aysan ve öteki ozanların çocuklarıyız.”

“Yıllardır Aranan Sanıkların Evlerinde Yaşamaya Devam Ettiklerini Öğrendik”

Yaşadığımız onca üzüntünün, ardında bıraktığı acılarla dolu bir ömürdü. Siyasi cinayetlere karşı yargılamalar yerine göz ardı edilen bir cezasızlık durumu yaşandı. Adalet mücadelesi vermemiz gereken yerde, karşılaştığımız engellerle dolu günler geçirdik. Uzun süredir aranan sanıkların evlerinde, karakollara çok yakın yerlerde yaşadığını öğrendik.

“Haykırıyoruz ama Sesimiz Duyulmuyor”

Bize saklanan gerçekleri aydınlatacak kişilerin bile tespit edilemediğine tanık olduk. Interpol tarafından aranan sanıkların iade edilmesi gerekirken, sistemin işleyişine dair usulsüzlüklerle karşılaştık. Duruşmalar kısa, öz ve sonuçsuz geçti. Katliama karışan bir sanık, halkın alkışlarıyla tahliye edildi. Her türlü insanlık suçunu da içinde barındıran Sivas katliamı davası, zamanaşımına uğrayarak Anayasa Mahkemesi’nde bekletilmekte. Bu sürecin geçişkenliği, toplumun unuttuğu acılarımızı da bir kez daha gözler önüne serdi.

“Sivas Katliamı Davası Nedeniyle Hiçbir Sanık Kalmayacak”

Geldiğimiz noktada, müebbet hapis cezasına çarptırılan 24 sanığın tahliye edildiğini öğrendik. En son bilgimizle, tutuklu olan 6 sanığın da önümüzdeki günlerde serbest bırakılması bekleniyor. Böylece Sivas katliamı davasında cezaevinde kalan tek bir sanık dahi kalmayacak. Babalarını kaybetmiş evlatlar olarak, yıllardır benzer davalara destek verdik. Ancak adalet arayışımızı sürdürdükçe sesimizin azalmasından endişeliyiz. Şimdi hüküm süren iktidarın Sivas davasında rol oynamaya çalıştığını görüyoruz.

“Sözlerimizi Unutmayın!”

Babalarımızın anısını bizden alanlar bilsin: Ey katiller ve işbirlikçileri! Gününüz kutlu olsun! Her türlü çıkar ilişkisine giren yapılar! Biz bir gün, bu konu hakkında son sözümüzü söyleyerek yalnızca kederimizi değil, adalet arayışımızı da haykıracağız. Gözleriniz gözlerimizde olacak. Bu sözü unutmayın!

“`