Akdeniz’in yüksek yüksek tepeleri

Tarih boyunca Anadolu’nun denize açılan kapılarından biri olan Antalya, Akdeniz’in derin mavisiyle buluşuyor. Konyaaltı ilçesi aynı isimdeki ‘Antalya’nın dünyaca ünlü plajıyla haberlerin her daim başköşesinde. Ama bu sefer bambaşka bir Konyaaltı’nı keşfetmek için düştüm keçilerin çıngırak seslerinin yankılandığı yollara. Yönümü hepsi ilçe sınırları içinde olan Doyran Göleti, Geyikbayırı ve Sinan Değirmenleri’ne çeviriyorum. Kapuz Kanyonu’na zaman kalmayacağı için orayı gezmeyi başka bir güne erteliyorum.

Çakırlar

Özgür keçilerin diyarı

Doyran Göleti

Bir cumartesi sabahı, burnumda o sabah yiyeceğim bazlamanın kokusuyla uyanıyorum. Yeşil Konyaaltı rotamın ilk durağı Çakırlar. Narenciye bahçelerinin arasında, köyün becerikli kadınlarının ellerinden sacda bazlama ve gözlemeli bir kahvaltı yapıyoruz. Sonrasında yemyeşil ormanların çevrelediği Doyran Göleti’ne gidiyoruz. Dağlarla birlikte harika bir manzarası var. Piknik, kamp, yürüyüş, bisiklet ve trekking gibi çok sayıda aktivite imkânı da… Göle karşı kurduğumuz kamp sandalyelerimizde huzurlu bir sessizlik içinde kahvemizi içiyoruz.

Doyran

Bol oksijenli birkaç saatin ardından yol üzerinde dağdan akan sularla şişelerimizi doldurup Doyran Çayı’nın üzerindeki Sinan Değirmenleri’ne çıkıyoruz. Akdeniz zihnimde çalı meralarında otlanan özgür keçileri canlandırır hep ve bu yolda karşıma çıkanları izlemeyi çok seviyorum.

Sinan Değirmenleri

Sinan Değirmenleri’nde eskiden buğday öğütülürmüş ve ambarlarıyla meşhur. Daha önce Kalkan’ın Bezirgân Köyü’nde gördüğümden tahıl ambarlarına yabancı değilim. Dere kenarında beliren ahşap tahıl ambarlarının görüntüsü nefis. Ambarların geç Osmanlı dönemine ait, 300 yıllık bir tarihi var. Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nca tescilli. Tahtaların birbirine geçmesiyle hiç çivi kullanmadan yapılmış. Mimarisi Likya dönemi lahitleriyle bire bir aynı. Yörükler bu nedenle ‘gâvur ambarı’ diyor. O dönem herkesin kendine ait bir ambarı varmış. Bu ambarlara arpa, buğday ve un koyarlarmış. Ambarları açınca burnuma çok sevdiğim sedir ağacının kokusu geliyor. Sedir reçinesinin kokusu böceklenmeyi engellediği için bu ağaçtan yapılmış. Sahile yakın yerlerde Likya lahitlerini, dağlık bölgelerde de tahıl ambarlarını görünce bu coğrafyanın zenginliğine bir kez daha hayran kalıyorum.

Kaya tırmanış alanı

Hemen yakınlardaki, adı neredeyse hiç duyulmayan Kelbessos Antik Kenti’ne doğru yol alıyoruz. Kelbessos, Termessos Antik Kenti’ne bağlı bir kent. Bey Dağları’na gizlenmiş kentte çok güzel lahitler var. Oralara kadar gitmişken mutlaka ziyaret edin.

Geyikbayırı

Ardından derenin güney tarafına, yine dağ havası alacağımız Geyikbayırı’na geçiyoruz. Buradaki derenin kuzeyi Doyran’a, güney tarafıysa Geyikbayırı’na ait. Geyikbayırı, Bey Dağları’nın zirvelerinde, Geyiksivrisi Dağı eteklerinde, yemyeşil bir doğanın kucağında. Kızılçam ormanları, kermes meşeleri, menengiçler, yabani zeytin ağaçları, mis kokulu ardıçlar ve daha niceleri süslüyor doğayı. Ayrıca Geyikbayırı ülkemizin en büyük kaya tırmanış alanı. Avrupa’da en iyi 3, dünyada ise en önemli 10 merkez arasında gösteriliyor. Bunları biliyordum ancak binin üzerinde kaya tırmanış rotası olduğunu duyunca benim de ağzım açık kalıyor.

The Greenhouse

Geyikbayırı’ndaki butik otelleri, kamp alanlarını gezince yemyeşil bir Avrupa şehrinde hissediyorum kendimi. Avrupa’nın o sevdiğimiz özenli doğasını burada görünce mutlu oluyorum. Yeni yapılan villalarla köy evleri iç içe geçmiş durumda ve keyif veren konaklama seçenekleri var. Bir seradan otele dönüştürülen The Greenhouse ve The Land otelleri yoga ve benzeri etkinlikler için kamplara ev sahipliği yapıyor. Camp Geyik en çok hoşuma giden kamp alanlarından oluyor. Geniş bir bahçe içinde bungalov, tiny house ve çadır seçenekleri var. Geyikbayırı’nın nefis gözlemelerine alternatif, Garden Kitchen Caravan adında, hamburger ve falafel gibi yemekler yapan bir mekân keşfediyorum. Yemyeşil, çok hoş bir bahçesi var.

Bu bölge bir matruşka gibi. Gezdikçe başka gezecek yerler çıkıyor içinden. İlgimi çeken bir tabela da Yeşilçam doğa yürüyüşü ve bisiklet yolu. Adı çok hoşuma gidiyor. Bölge bazı Yeşilçam filmlerine ev sahipliği yaptığından bu adı almış. Burası 38 kilometre uzunluğunda yürüyüş ve bisiklet rotası.

Harika bir günün ardından şehir merkezine doğru ilerlerken ormanın arasından deniz manzarası beliriyor. Bu muhteşem manzarayı izlerken memleketim Antalya’ya bir kez daha âşık oluyorum. Günümüzü Antalya mutfağının en iyisini sunan, bir şehir geleneği olan 7 Mehmet Restoran’da lezzetli bir akşam yemeğiyle taçlandırıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

esenyurt escort
beylikdüzü escort
istanbul escort
istanbul escort
bahçeşehir escort
bakırköy escort
şirinevler escort
şişli escort
esenyurt escort
avcılar escort
Kadikoy Escort
bonus hunt
betmarlo
egt oyna
pragmatic slot oyunları
barn festival
dog house megaways
betibom
sweet bonanza
tombala oyna
aresbet
wild west gold oyna
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
markaj giriş
sweet bonanza
sugar rush
diyarbet
diyarbet
diyarbet
gates of olympus oyna
big bass bonanza oyna
trwin
diyarbet
diyarbet
casipol
casipol
casipol
betingo
egt oyna
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
casipol
aviator oyna
aviator giriş
tombala
pendik escort
footer link satın al
tanıtım yazısı satın al
backlink satın al
jojobet
jojobet giriş