Kendi dayişine göre 803 (1400) yılı yakınlarında (Târih, s. 35) Amasya sancağının Mecitözü kazasına bağlı Elvan Çelebi köyünde doğdu.
Çelebi Mehmed ile kardeşi Musa Çelebi arasında yaşanan saltanat mücadelesinde Musa Çelebi’nin yanında savaşmak için Rumeli’ye gitti. (1413).
1914’de kendi adı ile anılan “Âşıkpaşazâde Tarihi” yayımlanınca dikkat çekti. Buradaki bilgiler kapsamında, Âşıkpaşazâde, şehzadelerin taht kavgasında, Çelebi Sultan Mehmed’in Musa Çelebi’ye karşı gönderdiği orduda yer aldı.
1453’te İstanbul’un alınışında da bulundu. Fatih Sultan Mehmed kendisine Cibali yakınında bir ev tesis etti. Evin yanına dedesi Aşık Paşa ismine bir mescid yaptırdı.
Âşıkpaşazâde’ye eserini yazma fikri, ilk defa Yahşi Fakih’in evindeyken geldi. Ankara Savaşı (1402)’na kadar olan bölümünü Yahşi Fakih’in eserinden kaleme aldı. Geri kalan kısmını ise duyup gördüklerine dayanarak yazdı.
Aşıkpaşazâde, daha çok savaşa giden askerin maneviyatlarını arttırmak amacıyla yazdığı “Âşıkpaşazâde Tarihi” olarak da bilinen “Tevârih-i Âl-i Osman” adlı eserinde sade, dini, milli duygulara hitaben bir sıfat kullandı.
Ölümünden bir sene öncesine kadar meydana gelen olayları sanat kaygısından uzak, halkın anlayıp severek okuyacağı yalın sade bir dille kaleme almıştır.